24 Temmuz 2012 Salı

düşünce

Uzunca bir süre denemeyi denersin.Ya da denemen gerektiğini düşünürsün.Düşünceler, insanlarin 'elimde değil aklıma geliyor' cümlesindeki gibi akla kendiliğinden gelen ‘şeyler’ değildir.Kalp-beyin ortaklığında orada bulunması gereken hissiyatler, fikirler, benliklerdir.Çok fazla inkarla bunları kabul etmeyi erteleyeni ya da hiç kabul etmeyeni görebiliriz.Fakat kalp-beyin ortaklığındaki ‘şeylerin’ fazla uzaklaşmasına izin vermemek ya da kalp-beyin ortaklaşmasına yeni ‘şeyler' eklemek için onlari tamamen gözden, kalpten, yanından uzaklaştırmak gerekir.Gözlerinden, kalbinden uzaklaştırabilirsin de yanından ayırmak uzun sürebilir.Belki de onsuz olmak senin için hiç olmadığın kadar uzun bir yalnızlık olabilir.

    15 Temmuz 2012 Pazar

    sabredemiyorsun.farkedemiyorsun.hissedemiyorsun


    Önce emin olmak istersin, yanılgıdan korkarsın.Aslında yanılgı yoktur kendini farklı, yanlış, düşünmeye itme vardır.Sonra da bahanesini bulup ‘yanılıyormuşum’ demesi.Ağrına gittiğinden, kolay geldiğinden kendini yanlış düşünceye itip, yanılgı süsü verirsin.Öyle çok emin olmadığında, olsan da karar vermekte direndiğinde ama yinede içinden geleni yapıp, pişman olmaktan korktuğunda ‘bak yanılıyormuşum’ dersin.Çünkü sonunu görmemişsindir ya da sonunu görme cesaretini gösterememişsindir.
    Sen çoğunlukla kolaycısındır.Sonucu hemen görmek istersin, hemen olsun, hemen gelsin..Peki kendini hiç mi düşünmezsin?
    Mesela düşünmen gerekip de düşünmediğin zamanlarda başkalarının hayatına hatta duygularına ‘yanılgı süsü’ verebileceğini.
    İnsanların hissettiklerini aslında hiçe saymalarını sağlayabileceğini ya da onların da ‘yanılıyormuşum’ gibi  bir cümleyi dile getirebileceklerini.