26 Aralık 2012 Çarşamba
9 Ağustos 2012 Perşembe
hatırlaman gereken zaman mı vardır?
Eski telefonunu eline alırsın,
yenisine geçici süreliğine veda etmişsindir.
Rehberine bakarsın hatırlaman gerekenler, hatırlaman gerekip de
ısrarla kabullenemediğin insanlar bir anda geçer gözlerinden.
Aklına gelir her şeyleri, gözünden ısrarla gitmezler.Sıksık
kapatıp açarsın, unutulmamayı dileyerek söyleyemedikleri son cümlelerini dile
getirmeye başlarlar.Susturmak istersin zamanında susturuşların gelir aklına;
bir güdü zorlar, dinlersin, anlatırlar susturmana kızarlar ‘özledim’ derler ‘susma’
derler susturma, gizleme.Ne kadar daha derler nereye kadar? Bu seninkisi ‘direnmek
mi boşuna savaşmak mı?’ derler.O zaman asla konuşamazsın söyleyemezsin
duymakta, yutkunmakta zorlanırsın.Neden dersin nerden? Sessizce bir gözyaşı
gelir, ağlamaya zorlar yine direnirsin o yine anlatır o zamanda ağlamamak için
direniyordun, şimdi neden?
Söyleyeceklerini bekler, söyletmediklerini söyledikten
sonra.Bu sefer kendine karşı koymaya çalışırsın.Yalvarma sırası sendedir.Kendine
yalvarırısın ‘sus’ diye.Konuşsan, konuşmayı becerebilsen dinlemekten neden
kaçtığını anlatabilsen diye başlarsın, kızmaya.İşte o zaman kızar sana yıllar
önce bitiremediği bir cümleyi söyler; ‘yine kendi kendine’.Öyle söylerdi zaten
hep kendim kızarmışım, kendim konuşurmuşum.
Belki kızma sırası bendedir, madem konuşacaktın neden
telefonumun bozulmasını bekledin, bekleyebildin?
8 Ağustos 2012 Çarşamba
ben burada üç kişi
Gözlerini açtığında henüz daha saatleri doldurmamış bir yaşantın varken dünyada
kendini görebilmek hatta uzun süredir kendinle birlikte olmak..Onun ifade etmek istediklerini
onun yerine düşünmek, gülümsemelerine ortak olmak.Henüz bir bebeğin
farkındalığı yokken kendine istediğin kadar bakmanın özgürlüğünü farkedebilmek.Dünyada kaç kişiye denk gelir?
Bir gün 'gözlerinin dolması halinde bunun nedenini bilmek; hissetmek,
kahkahalarına ortak olabilmek, mutsuz gözlerini güldürebilmek, karnına ağrılar
sokabilmek ya da aklına gelmeyecek her türlü olaya çözüm yolu bulabilmenin bu
kadar kolay ve seninkiyle aynı olabileceğini hayal edemediğin dünyaya kendi
dünyandan birini getirebilmek' diye bir şey var deseler bu denli gerçek olacağına inanmazdım.Kendi benliğinden, gözlerinden hislerinden
fazlası..
Durduk yere katıla katıla ağlıyorsun hemde onun gözleri doldu diye
ya da saatlerce gülüyorsun onun morali bozuk tebessüm etsin diye.O sen
ağlıyorsun diye ağlamaya başladığında sanki o ağlatmış gibi kızıyorsun ‘sen
neden ağlıyorsun?’ diye, canın acırken bile onunki acımasın istiyorsun, kendin
ölürken bile ‘gül yalvarırım’ diyorsun.
Yürürken neye dikkat ediyorsan aynısına dikkat eden; aynı
yorumu yapan, bir şeyleri gösterme gereği duymadığın, 'zaten o görüyordur’ diyebildiğin, her duygunun ortak olduğu, her fotografta 'hayır bu
benim' diyebildiğin ya da 'benim yerime sen gitsen' diye teklif etme özgürlüğüne
sahip olduğun bir ikizin var bu dünyada.
Bir de, bunlardan 2 cümleyi -‘benim yerime sen gitsene’ ve ‘hayır bu benim!’- dile getirmek
dışında her şeyiyle -fiziki faklılıklar, doğum tarihinini de göz ardı ederek- bu cümlelerin üçüncü ortağı olan ‘ablan’.
Begüm’üm ve Cansu’m a.
Begüm’üm ve Cansu’m a.
şimdi sözlerine kulak ver
Eskiden şarkı sözlerini dikkate almış mıydın, alabilmiş
miydin?
O şarkıyı sözleri için mi dinliyordun yoksa yalnızca sizin şarkınız diye mi?
Aklına hiç gelmiş miydi, bitince, yalnızca oradan
iletişim kurabilceğimiz yalnızca oradan aynı anda gözlerimizi kapatabileceğimiz.Belki
aynı anda dinliyoruzdur? Ben belki sırf bu an gelsin diye sürekli bu şarkıyı
diliyorumdur.Belki yorgunluk kelimesi kulaklarım için geçerli değildir.Belki onlar
hiç bıkmaz bu cümleleri duymaktan.
Hem gerçek hem yalan düşünmeden söylemiştik adını, bu olsun diye.Düşünecek zaman olsa yine de bunu mu seçerdik bilemiyorum ama seçsek güzel olmaz mıydı? En azından sözleri şuan çok anlamlı gelmiyor mu?
Bu şarkıdaki enstrümanı çalmak istemedin mi hiç?
Ya da sözlerini ezberleyip kendin yazmış gibi okumayı?
Ben belki şuan yine fazla düşünmüşümdür, belki bunların hiç biri yoktur.Hatta sen bu şarkıyı o kadar zamandan sonra yeni duyuyorsundur ve şarkının son satırı okunuyordur fazla dinleyemiyorsundur. Bundandır fazla gelmiyorumdur aklına.
Şuan bu şarkının çalıyor olması, çok sevdiğim bir yalan oldu biliyor musun?
Hem gerçek hem yalan düşünmeden söylemiştik adını, bu olsun diye.Düşünecek zaman olsa yine de bunu mu seçerdik bilemiyorum ama seçsek güzel olmaz mıydı? En azından sözleri şuan çok anlamlı gelmiyor mu?
Bu şarkıdaki enstrümanı çalmak istemedin mi hiç?
Ya da sözlerini ezberleyip kendin yazmış gibi okumayı?
Ben belki şuan yine fazla düşünmüşümdür, belki bunların hiç biri yoktur.Hatta sen bu şarkıyı o kadar zamandan sonra yeni duyuyorsundur ve şarkının son satırı okunuyordur fazla dinleyemiyorsundur. Bundandır fazla gelmiyorumdur aklına.
Şuan bu şarkının çalıyor olması, çok sevdiğim bir yalan oldu biliyor musun?
24 Temmuz 2012 Salı
düşünce
Uzunca bir süre denemeyi denersin.Ya da denemen gerektiğini düşünürsün.Düşünceler, insanlarin 'elimde değil aklıma geliyor' cümlesindeki gibi akla kendiliğinden gelen ‘şeyler’ değildir.Kalp-beyin ortaklığında orada bulunması gereken hissiyatler, fikirler, benliklerdir.Çok fazla inkarla bunları kabul etmeyi erteleyeni ya da hiç kabul etmeyeni görebiliriz.Fakat kalp-beyin ortaklığındaki ‘şeylerin’ fazla uzaklaşmasına izin vermemek ya da kalp-beyin ortaklaşmasına yeni ‘şeyler' eklemek için onlari tamamen gözden, kalpten, yanından uzaklaştırmak gerekir.Gözlerinden, kalbinden uzaklaştırabilirsin de yanından ayırmak uzun sürebilir.Belki de onsuz olmak senin için hiç olmadığın kadar uzun bir yalnızlık olabilir.
15 Temmuz 2012 Pazar
sabredemiyorsun.farkedemiyorsun.hissedemiyorsun
Önce emin olmak istersin, yanılgıdan korkarsın.Aslında yanılgı yoktur kendini
farklı, yanlış, düşünmeye itme vardır.Sonra da bahanesini bulup
‘yanılıyormuşum’ demesi.Ağrına gittiğinden, kolay geldiğinden kendini yanlış
düşünceye itip, yanılgı süsü verirsin.Öyle çok emin olmadığında, olsan da karar
vermekte direndiğinde ama yinede içinden geleni yapıp, pişman olmaktan korktuğunda
‘bak yanılıyormuşum’ dersin.Çünkü sonunu görmemişsindir ya da sonunu görme
cesaretini gösterememişsindir.
Sen çoğunlukla kolaycısındır.Sonucu hemen görmek istersin, hemen olsun, hemen
gelsin..Peki kendini hiç mi düşünmezsin?
Mesela düşünmen gerekip de düşünmediğin zamanlarda başkalarının hayatına hatta duygularına ‘yanılgı süsü’ verebileceğini.
İnsanların hissettiklerini aslında hiçe saymalarını sağlayabileceğini ya da onların da ‘yanılıyormuşum’ gibi bir cümleyi dile getirebileceklerini.
Mesela düşünmen gerekip de düşünmediğin zamanlarda başkalarının hayatına hatta duygularına ‘yanılgı süsü’ verebileceğini.
İnsanların hissettiklerini aslında hiçe saymalarını sağlayabileceğini ya da onların da ‘yanılıyormuşum’ gibi bir cümleyi dile getirebileceklerini.
29 Haziran 2012 Cuma
merak diyorlar galiba
Bugün seni düşündüm, evlendiğimizi falan.Bir tuhaf hissettim kendimi.Acaba
karşıma çıkmayı planlıyor musun? Yada şuan nerdesin, kiminlesin, acaba beni
özlemek istiyor musun? Olmadı şimdiden tanışsak belki ileride çok zamanımız
olmaz diye yada olan zaman bize yetmez diye düşünür musun? Bilemedim.
Bilmem yemek yaparken hiç evleneceğin yada ileride gözlerin kapalı sana evlenmeyi düşündürtecek kızı düşünüyor musun? Merakına yenik düşüyor musun? Yada sende tuhaf şeyler merak ediyor musun? Gözlerini kapatınca hayal etmeye çalışıp yalnızca düşünmekle kalıyor musun yada düşünmekle yetinmek zorunda kalıyor musun? Her neyse şuan yada daha sonra karşına bir gün hayalindeki yada tam tersi biri çıktığında yıllar önce gözlerine getiremediğinden pişman olucak mısın?
Bilmem yemek yaparken hiç evleneceğin yada ileride gözlerin kapalı sana evlenmeyi düşündürtecek kızı düşünüyor musun? Merakına yenik düşüyor musun? Yada sende tuhaf şeyler merak ediyor musun? Gözlerini kapatınca hayal etmeye çalışıp yalnızca düşünmekle kalıyor musun yada düşünmekle yetinmek zorunda kalıyor musun? Her neyse şuan yada daha sonra karşına bir gün hayalindeki yada tam tersi biri çıktığında yıllar önce gözlerine getiremediğinden pişman olucak mısın?
Umarım ki pişman
olacak kadar çok seversin.
26 Haziran 2012 Salı
Bizden başka her şey orada
Gözlerinin içinde yaşarsın en içten kucaklamayı, orada
duyarsın en güzel sözleri, gözyaşlarını.Tam da hayalindeki gibi gider her
şey.Sarılmak istediğinde gurur diye bir şey yoktur yada ağlarken gizlemek gibi
bir derdin .’’Zaten hepsi onun için değil mi ?’’
sorusunu sesli düşünebildiğinden böyle olur ya.Sonra özlediğinde asla mesaj
atamama yoktur yada merak ettiğinde ‘’dayan’’ kelimesi gereksizdir.İçinden ne
geliyorsa orada özgürce yapabilirsin istediğin gibi konuşabilir tüm
söyleyemediklerini söyleyebilirsin.Hatta aşık olma fikrine bile aşık
olabilirsin.Bazen çok ağır hissedersin gözlerini ağlamak istiyorda
yapamıyor gibi, bazen de o yüzden hıçkıra hıçkıra ağlarsın.Bazen çok canı acır çünkü
senin hatırlamadığın rüyayı o yaşamıştır.Bazen hatırlarsın az da olsa gece
gözlerinin ne yaşadığını.Çoğu kez de o yüzden uyandığında henüz kendine gelememiş olursun.
22 Haziran 2012 Cuma
20 Haziran 2012 Çarşamba
en güzel oyunların yaşı olmaz tıpkı aşk gibi
Düşündüğünün arkasında duramamak, kendini savunamamaktır, aşk.Gözlerini
kaçırmaya çalışmak kaçıramamaktır, aşk.Duyduğun her parfümü her zaman onun
parfümü sanmak, her gülücükte onu aramaktır, aşk.Yeni yanından ayrılmış olsan
bile özleyebilmektir,aşk.Ağlamakla gülmek arasındaki dengeyi kuramamaktır, aşk.
Gözlerini gözlerine değdirdikten sonra görememektir, aşk.Aç olup yemek yiyememek
yada tokken yemek istememektir, aşk.Konuşacağını unutmak yada konuşman
gerektiğini farkında olamamaktır, aşk.Sözlerde onu şarkılarda onu
alışverişlerde onu bulabilmektir, aşk.Bildiğin gördüğün yerlerde kaybolmak,
dinlediğin müziği duyamamaktır, aşk.Vazgeçmeyi denemektir aşk.Renklerden onu
çıkartmak, bunalımlarını ona bağlamak, ağlamak yada gülmek özlemek yada unutmak
isteyip hiçbirini başaramamaktır, aşk.Farklı kalp atışlarını ayırt edebilmek,
konuşmak isteyipte konuşamamak, itiraf edememektir, aşk.
Bazense kendin olduğunu unutmak,
ruhunun onun bedeninin bir parçası gibi hissetmektir, aşk.Gözlerinde onu hayal
ederek yazmak okumak dinlemektir, aşk.Yemeğini onunla bölüşmek, yokluğunda
fotoğraflarına bakacak cesareti bulamamaktır, aşk.
Bunları yazabilmek yada yazamamaktır, aşk.Denge kurmayı deneyebilmektir, aşk.
14 Haziran 2012 Perşembe
önizleme
Bir an düşünce gücünün
neler yaptırabileceğini düşünürken bunun bir yanılgı olduğunu anlayıp gerçekten
onun olması fikrine kendimi 3 saniyede alıştırıyorum.Kaç sene olmuştu?
Değişmediğini hissetmek, bakışlarının aynı olduğunu farketmek yanındaki kişinin sevgilisi olduğunu görmek ve sonra eski sevgiline, sevdiğine bu kadar uzun bakmaman gerektiğini hatırlamak.
Değişmediğini hissetmek, bakışlarının aynı olduğunu farketmek yanındaki kişinin sevgilisi olduğunu görmek ve sonra eski sevgiline, sevdiğine bu kadar uzun bakmaman gerektiğini hatırlamak.
Başından geçmiş veya
gelecek zamanda başından geçecek olan olayı okumanı istedim, sevgiler.
rüya belki de yanılgıdır
12 Haziran 2012 Salı
aşk*
Sevmek ile
sevmemek- değer vermek ile vermemek- bağlanmak ile bağlanmamak arasındaki
gelgiti yaşarken düşünemediğimiz karşıdan düşünülmesi kolay aldatıcı duygu; aşk*
Çoğumuz aşık olduğumuz bir kişi var
sanırız.Özünde aşk, bir kişi değil kişiliktir.
Kafamızdaki
kişinin negatif yönleri sandığımız bir çok davranış da aslında o kişinin kişiliği yani farklı
birinin aşkı, kişiliğidir.
Onu ilk kez gördüğünde düşündüğün şey; aşık olduğun kişiliğin doğru kişi ile
buluştuğudur.
Ancak ileride 2 ihtimal oluşacaktır.
Ancak ileride 2 ihtimal oluşacaktır.
Biri geçmişte doğru kişiyle doğru kişiliği birleştirip buna
aşk demek diğeri ise geçmişte yanlış kişilikle yanlış kişiyi
birleştirip buna yanılgı demek olacaktır.
Eğer ikinci ihtimal sana yakınsa hemen kendine gel, onun doğru kişisiyle kişiliğine kavuşmasını sağla ve doğduğunda yarattığın aşkını bir
an önce bul!
11 Haziran 2012 Pazartesi
05.02.2011
Başlamalıyım eksik bıraktıgım günlüğümü tekrardan yazmaya bir hatıra kutusu
oluşturmaya.Belki sonra, çok sonra yatağın altından içine eskilerin atılmış
oldugu bir koliden çıkarda canlanı
verir yine zamanında canlı kalmış ve canlandırılmış tüm anılar..
Bazen özlüyor
gibi oluyorum, ileriyi düşünüp de
en ufacık ayrıntısını not etmiş, çizmiş eski toplumu.Yazı şimdi yaygın oysa ki, teknoloji şimdi gelişti.. Anı yaşamaktan kastı bu değildir diye
umuyorum insanlığın anı yaşa anı
not et anı hatırlat.
Yaşamak, saniyesine kadar her şeyi hissederek yaşamak; dolu dolu, içine çeke çeke geleceği gerektiğinde düşüne
düşüne yaşamak.Bunu becermek istiyorum her şeyiyle..
Özlemeli insan yaşadıklarını ama o anda
yaşayamadıklarından ötürü değil, zamanını bir daha olsa bir daha öyle geçirmek
isteyeceğinden özlemeli, zamanın kısaldığına üzülmeli yoksa o
anki haline değil.
italiano vero
Blog açma fikrini 1 yıldır düşünüyordum fakat yeni
gerçekleştirebiliyorum.Bu yüzden de 1 yıl öncesine geri dönüp oradan başlayalım diyorum.
30 Ağustos 2011
Izmir-Istanbul aktarmasından sonra 2,5 saatlik yolculuk sonunda Napoli Capodichino International Airport’a ayak basabildik.
30 Ağustos 2011
Izmir-Istanbul aktarmasından sonra 2,5 saatlik yolculuk sonunda Napoli Capodichino International Airport’a ayak basabildik.
İlk olarak ismini sıkça
duyduğumuz ‘napoliten şarkı’ ların merkezi Napoli’ye gittik.Burası direkt
İtalya hakkında bize kopya veriyordu zaten..Dar sokaklar, alçak ve derin
geçmişe sahip binalar, çok sık rastlanan cafelerle dolu bir şehirdi Napoli.Ardından
ilk espressomuzu içmek üzere Napoli Krallığına giderken sağ tarafta kalan bir
hayli kibar garsonları olan Gran Caffe Gambrinus’a oturduk ve evet şuan
İtalya’dayıız! diyebildik. Sonrasında adını hatırlayamadığım ancak bu cafenin üst
tarafında kalan üzerinde butikler, dondurmacılar olan bir caddede Gay Odin
adında uzun yıllardan beri olduğunu söyledikleri çikolatıcıdan çikolatamızı
aldık.Sonrasında Galeri Umberto adındaki kapalı çarşıya girdik, eski yüksek bir
binaydı hatta o sırada ilk –ilk çünkü turumuz boyunca 3-5 çifte rastladık-
damat ve geline rastladık birde fotoğraf çekildik.Sonra buradan çıkınca
bir tatlıcıdan rehberimizin tavsiyesi üzerine ‘baba tatlısı’’ nı aldık, hiç
rehber tavsiyesine falan uyup almayın, bizim lokmalarımızdan - aslında bu da İzmir’e özgü bir tatlı ama biliyorsunuz diye umuyorum- biraz daha büyük
olan bu tatlıyı 7 kişi bile bitiremedik.
Ardından ilk tarihi gezimizi Antik Roma kenti ‘Pompei’ de gerçekleştirdik.Vezüv Yanardağının patlamasıyla oluşan bu kentte 200 bini aşkın insan hayatını kaybetmiş, hatta patlamada çıkan kül ve lavlar insan ve eşyaların üzerine kapladığından dolayı oksijen alınamamış bu yüzdende bu kalıntılar günümüze kadar gelebilmiş.Ardından konaklamamızı Roma’da yaptık.
Ardından ilk tarihi gezimizi Antik Roma kenti ‘Pompei’ de gerçekleştirdik.Vezüv Yanardağının patlamasıyla oluşan bu kentte 200 bini aşkın insan hayatını kaybetmiş, hatta patlamada çıkan kül ve lavlar insan ve eşyaların üzerine kapladığından dolayı oksijen alınamamış bu yüzdende bu kalıntılar günümüze kadar gelebilmiş.Ardından konaklamamızı Roma’da yaptık.
Sabah erkenden kalkıp ilk kahvaltımızı bol domuzlu
ürünlerin bulunduğu ürün çeşitliliği bakımından bizden daha zayıf otelimizde yaptık.Sonrasında o günkü planımızın Colosseum, İspanyol
Merdivenleri, Trevi Aşk Çeşmesi, Piazza Venezia, Vittoria Emmanuelle Anıtı,
Roma Forumları, Via Del Corso, Vatikan Cumhuriyeti, Pisa, St Pietro Bazilikası
olduğunu öğrendik.Bunlardan en çok aklımda kalanlar Colosseum, Vatikan, İspanyol Merdivenleri, Via Del Corso,
Trevi Aşk Çeşmesi’ydi.
-İspanyol Merdivenleri önünde bir çeşme barındıran sık sık ve çok basamak bulunduran aşırı derecede kalabalık, yerlisinin merdivenlerde kitap okuduğu, satıcısının turistlere gül sattığı bir yerdi.
-Aşk Çeşmesi diye
söylediğimiz fakat İtalyanca anlamı Aşk Çeşmesi olmayan görkemli ve bir hayli
kalabalık arkasında tabii ki bir Roma dondurmacısı bulunduran bol fotoğraf
çekilesi yer, Trevi Aşk Çeşmesi.
-Vatikan
Cumhuriyeti ise bakınca şaşılası hatta inanmanın güç olduğu şahane motifler
barındıran sıkı bir kıyafet kontorolü olan yine bol fotoğraf çekilesi yer.
Bahsettiğim yerler
ve bunlar gibi bir çok yere sahip Roma kalabalıklığıyla, görkemiyle aklımızdan
çıkabilecek gibi değil.
Floransa’ya
gelince antikaya ve ‘hatıralara’ çok önem verdiğim için Floransa aklıma
geldikçe iç geçiriyorum.Hatta çok lezzetli pizzamızı da burada yemiştik diye hatırlıyorum.
Daha sonra ise kendimize Venedik’ten bol bol magnetler, maskeler aldık.
Ardından Venedik’in tüm dünyada ün salmış ‘gondol’larına bindik.Bu gondolların eskiden rengarenk olduğunu fakat tıp dünyasının henüz gelişmediği sıralarda veba hastalığından ölen insanlar için hepsinin siyaha boyandığı ve hala öyle olduğunu yine sevgili rehberimizden öğrendik.
Venedik turumuza Murano ve Burano adalarında devam ettik ve onlarında bir hayli etkisinde kaldık.Murano adasında cam
yapımını izledik.
Burano adasında ise rengarenk evlerin bol bool
fotoğraflarını çektik.
Vee bu muhteşem İtalya turumuzunda sonuna geldik.Güzel fotoğraflar, kibar insanlar, büyüleyici şehirler ve çok daha fazlasını yaşamış ve görmüş olduk. :)
Pekala, kısaca ben
Ne kendime net bir meslek
ne de bir hobi seçimi yapabiliyorum çünkü bu benim açımdan Volkan’ın gol atması
gibi bir şey.
Genel olarak film izlemeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı ardından tabii ki yemeği, sporu hatta futbolu, alışveriş yapmayı, antikayı, gezmeyi, seyahat etmeyi, koleksiyon yapmayı ve şuan aklıma gelmeyen sayamadığım bir sürü şeyi yapmayı çok seviyorum.
Genel olarak film izlemeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı ardından tabii ki yemeği, sporu hatta futbolu, alışveriş yapmayı, antikayı, gezmeyi, seyahat etmeyi, koleksiyon yapmayı ve şuan aklıma gelmeyen sayamadığım bir sürü şeyi yapmayı çok seviyorum.
Bunun dışında Fenerbahçe
her şeyimdir.Galibiyetiğiyle malubiyetiğiyle gururumdur.
Futbol konusunda yersiz
yere iddaa edenlerden pek hoşlanmam ama iddaa ediyorum çok iyi bilirim çok
severim ve tutkunuyumdur.Tabii ki yüzme ve tenisin yeri ayrıdır.Aslında
basketbolu da severim fakat hiçbir zaman oynama kısmını gerçekleştirmek
istememişimdir.
Voleybol benim açımdan ya Milli maçtır yada Fenerbahçe’nin maçıdır onun dışında
çokta sevmem.
Teneke kutu, DVD,
anahtar, pul ve para koleksiyonu yapıyorum.Ama en çok anahtar ve teneke kutu
olan kısmını seviyorum.
Saklamaya bayılırım
birçok kağıdın, kitabın,cdnin,
çantanın, kazağın çok şey hissetirebileceğine inanırım bu yüzden de birçok şeyi
direkt hatıra kutuma aktarırım.
Hatta 2005’ den beri
Fenerbahçe’nin hergün çıkan haberlerini keser saklarım o öyle dağ gibi bir
arşiv olmaya baş koymuş durumda.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)